1 Ekim 2015 Perşembe

GÖKTÜRK-BİZANS İLİŞKİLERİ



GÖKTÜRK-BİZANS İLİŞKİLERİ
Siyasi anlamda ilk Göktürk Bizans ilişkileri Justinianus döneminde başladığını bilmekteyiz. Bununla birlikte Bizans’tan önce bu sahada hâkim bir devlet olarak çıkan roma imparatorluğu ile İç Asya’da ki kavim ve milletler arasında 6.yüzyıl’dan çok önce giriş gidişlerin olmuş olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak şimdiye kadar 6.yüzyıl.’dan dan önceki dönemlerde ilişkilerin ne düzeyde olduğunu gösterebilecek herhangi bir kanıta daha rastlanmamıştır. Siyasi anlamda ilk kez iki ayrı uçta ancak 5. 6.yüzyıl’larda ortaya çıkan Göktürk Kağanlığı ile Bizans İmparatorluğu arasında başladığını göstermektedir. [1]
Göktürk Hakanı Tardu zamanında yaklaşık on yıl önce 570’lerin ilk yıllarında iki devlet arasında meydana gelmiş olan ilk diplomatik ilişkilerin neticesi olarak İstanbul’a gelerek yerleşmişlerdir. Orhun yazıtları Göktürk Kağanlığı dönemini aydınlatan tek belge olarak görülmektedir. Fakat yaklaşık 200 yıllık dönemi aydınlatan bu kitabelerde dahi Bizans ile ilgili doğrudan ve açık bilgilere rastlanılmamaktadır. Ancak kitabelerde sadece Bumin Kağan adına yapılan yas töreninde komşu devlet ve kavimler arasında Bizans imparatorluğunun da bulunduğunu belirtmektedir. Eğer törene katılan devletin adı doğru okunmuşsa, uluslararası ilişkiler adına değerlendirildiğin de Bizansların yeni kurulan Göktürk devletinin siyasi varlığını tanıdığını gösterir.
Kitabelerde Bilge Kağan, dedeleri Bumin ve İstemi’nin faaliyetlerinden bahsederken onların sürekli olarak Batı’ya sefer yaptıklarının söz ederek Demirkapı’ya kadar ilerlediklerini anlatır.[2] İran, Bizans ve Göktürk Kağanlığı üçgeni içerisinde yer alan bu bölgenin, o dönemde Türklerin batıda tabii sınırı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak kitabelerin Türk Bizans ilişkilerinde derinlemesine bahsedilmemesinden bakılırsa, o dönemde Türklerin Romalardan ziyade doğuda Çinliler ve diğer Asyalı kabileler ile daha fazla ilişkide oldukları söylenebilir.
İstemi’ye bağlı bir kısım Türk kabile reisleri, 569 ve 571’de hükümdarla görüşerek kendilerine bağlı Türklerden bir kısmını, o sıralarda Türk memleketini ziyaret eden Bizans elçilik heyeti ile Bizans’a göndererek Romalıları tanımaları gerektiğini ileri sürmüşlerdir.[3] Bu bilgi Türklerin Bizans ve halkını yakinen tanımadıklarını göstermesi bakımından önemlidir. Zira Türkler Bizans’la mücadeleler içerisinde olan komşu devletler ve diğer kabileler vasıtasıyla en azından Bizans ve halkı hakkında kulaktan dolma da olsa bir takım bilgilere sahiptir.
Eftalit Devletinin yıkılmasından sonradır ki Türkler Bizans ile doğrudan temasa geçme imkânı bulmuşlardır. 2 Justinus kendisi içinde büyük bir problem olan Eftalit’ler ve Avarları alt etmiş olan Türkleri tanımak için büyük çaba gösterdiğini bilmekteyiz. Sinor’a göre Bizans imparatorluğu 552’de doğuda Türklerin bir devlet kurduğunu öğrenir öğrenmez, onlara karşı siyasi bir program oluşturmuştur.[4] Böylece Türkler; ilk kez Bizans siyasi tarihinde yer almaya başladılar.
Bizans’la Türkler arasında ilk diplomatik bağlantı, Justinus’un idaresinin 4.yılında Türk kağanının talebi üzerine gerçekleşmiştir. Bu dönemde, Orta Asya’da Türkler güçlenmişti ve çevre ülkeleri kendilerine bağlamışlardı. Türkler, daha önceleri Eftalit’lere bağlı olan Soğdlaarı idaresini katarak sınırlarını İran’a kadar genişlettiler. Ürettikleri ipeği satmak için Pazar arayışı içinde olan Soğdlular, bunun için Türklerden izin almak zorundaydılar. Türk kağanı İstemi,[5]Eftalit lideri Maniakh ile fikir birliğine vararak, Pers Kisrası’na, Soğdlu tüccarların ipeğini satabilmeleri amacıyla bir elçilik heyeti gönderdi. Soğdluların lideri olarak Türkler, onların pazar ihtiyacını karşılamayı amaçlamışlardı.
Göktürk Kağanının Bizans Kralına yollamış olduğu mektuba‘’Yedi milletin efendisi ve yedi memleketin hâkimi Büyük Kağandan Romalıların Kralına’’ sözleriyle başlayan ve Theophylactus Simocattes’in tarihinde, Göktürk kağanının Bizans imparatorun Mauricius’a yazdığı belirtilen mektup[6] Türk hakanının cihan hâkimiyeti düşüncesini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte ipek yolunun kontrolünü, Türklerin ekonomik gücünü artırmakla birlikte, bölgede ki siyasi gücünü etkileyecektir. Farklı kıta ve iklimlerde yaşayan iki millet, Türkler ve Bizanslılar, ortak düşmanı yani Perslere karşı birleşebilirdi.
Bizans Kralı 2. Justinus’un Türklerle anlaşmaya varmasının birçok siyasi ve askeri nedeni vardır. En önemli sebep, stratejikti ve iki önemli esasa dayanıyordu. Birincisi, Justinianus döneminden ikinci Justinus zamanına kadar Tuna askeri hattının savunması, büyük bir önem ve öncelik gerektiriyordu. 2. Justinus, öncelere Avarları her ne kadar büyük bir mesele olarak görmemişse de, aslında Avarlar Justinianus döneminde, Bizans üzerine yapmış oldukları akınlarla imparatorluğu bezdirmişlerdi. Bu sebeple imparatorluğun dikkati Tuna askeri hattı üzerine yöneldi ve ikinci Justinus idaresi boyunca, belki doğudan ziyade bu alanın korunması konusunda endişe duydu. [7] İkinci sebep ise imparatorun daha önceden Perslerle imzalamış olduğu 50 yıllık barış için ödenen vergiden vazgeçme düşüncesinde olmasıydı. Bu şekilde doğuda çıkabilecek bir savaş durumunda da Justinus, yanında hazır bir müttefike sahip olacağı planını kurmuş olmalıdır.
Oldukça uzaktan gelen Türklerin ilk kez Bizans imparatoru 2. Justinus ile bir anlaşma yapmaları siyasi platformda onun saygınlığını, ününü ve itibarını kuvvetlendirmiştir. Bizans’ın ipeği daha ucuza mal etme düşüncesiyle, Türkler ile Bizanslılar arasında ittifak ve diplomasi kaçınılmazdı. Böylece iki devlet arasında siyasi, askeri ve ekonomik konularda gerektirdiğinde birlikte hareket edebilmek amacıyla dostluk kurulmuş oldu.
Bizans tarafından yollanan ilk elçilik heyeti Maniakh’ın elçi heyeti iki devlet arasında ki ilk siyasi bağlantıydı ve diğer bir elçilik heyetinin oluşmasını sağlamıştır. 2. Justinus, Kilikyalı Zemarchus’a Türk kağanına gönderilmek üzere bir elçilik heyeti hazırlanması emrini verdi. [8]
Bizans imparatoru 2. Justinus’un Türklerle iyi ilişkiler kurmuş olması, persler için bir başka tehlikenin habercisiydi. Çünkü persler kendine gönderilen Türk elçilik heyetini iki kez kötü tavırla geri çevirmiş, onları küçük düşürmüştü.
Türkler ile Bizans arasında ki ittifak fazla sürmedi. Bizans Tuna askeri hattında yer alan Avarları yenemeyince, Türkler ile yapmış oldukları anlaşmayı göz ardı ederek Avarlarla anlaşma yaptılar. Hâlbuki Avarlar bir zamanlar Türklerin idaresi altında yaşıyorlardı ve Türk yönetimine isyan ederek onlardan ayrılmışlardı.[9]
568-571’de iki devlet arasında anlaşma yapılırken, İstemi Kağanın, Bizans’ın huzur ve güvenliğinin sağlanması için açık ve kesin olarak söz vermesine rağmen, 2. Justinus bu sırada uzun süreli icraatlarla bir sonuca gitmektense yakın çevresinde ki küçük meseleleri kendi yöntemiyle halletmeye çalışıyordu. Hâlbuki Türkler ile Bizans arasında yapılmış olan anlaşmaya göre, ‘’iki taraf da bir diğerinin dostuna dost, düşmanına düşman olacaktı’’. Üstelik bu şart anlaşma sırasında 2. Justinus’un kendisi tarafından istenmiş ve Türk Kağanı da bunu onaylamıştı.
571 yılından itibaren Bizans-Sâsâni çatışmaları başlamış, İstemi Yabgu rahatlamıştı, istemi kısa sürede hâkimiyetini Harezm, Taşkent ve Azerbaycan bölgesine kadar genişletti.
İstemi bu siyasî ortamda İran'a saldırmadı. Fakat İstemi Yabgu'nun bilinçli bir şekilde uyguladığı dış siyaset sonucu, Sâsâni gücü Bizans'la yaptıkları mücadelelerde gittikçe zayıflamıştır. Bu durum İran'da İslâmiyet'in kolay yayılmasında büyük bir rol oynayacaktır.
İstemi'nin kendisine bağlı olarak devletin batı kesimlerini başarılı bir şekilde idare ettiği Büyük Göktürk Kağanı Mukan, 572 yılında öldü. Devleti büyük bir genişliğe ulaştıran bu ünlü Türk hükümdarı için görkemli bir cenaze töreni düzenlenmiş, çeşitli komşu devletler ve Bizans temsilcileri bu törende hazır bulunmuşlardır.[10]

















[1] Erdemir Hatice Palaz, Göktürk Bizans İlişkileri, s.10–11
[2] Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s.48–52
[3] Erdemir Hatice Palaz, Göktürk Bizans İlişkileri, s.9–14
[4] Sinor, The Cambridge History of Early Inner Asia, 303
[5] Sinor, The Cambridge History of Early Inner Asia, 209
[6] Theophylactus Simocattes,7–8
[7] Kaegi, Byzantine Military Unrest, s.471–843
[8] Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s.57–69
[9] Erdemir Hatice Palaz, Göktürk Bizans İlişkileri, s.20–22
[10] Erdemir Hatice Palaz, Göktürk Bizans İlişkileri, s.29–42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder